THEODOSİUS LİMANI ARKEOLOJİK ALANI
Lokasyon: Yenikapı, İstanbul
Proje tipi: Mimari Proje
İşveren: İstanbul Büyükşehir Belediyesi
Proje yılı: 2020
Durumu: Ulusal yarışma 1. Mansiyon
Proje Ekibi:
Kemal Bal, Nil Bıçak, Erol Kalmaz, Gamze Alpan, Doruk Kemal Kaplan, Dilan Özdemir
HÖYÜK
Gündelik, alelacele dolaşımın “kenarında”, her an erişime açık bir “ek” mekân. Çağıran, içeriye alan ve yerin altına doğru çeken bir boşluk. Bu boşluk, buluntuları saklayıp koruyan ve gününde açığa çıkaran yer altı katmanlaşmasını yer yüzünde taklit eden “tasarlanmış” bir “höyük”tür. Meydana varmadan görüş alanına giren bu dikdörtgenler prizması, ziyaretçi merkezinin zemindeki kapısıdır. Ziyaretçi, sadece bir yürüyen merdiven içeren bu iki duvar arası mekâna, neolitik dönem insanının 8 bin yıllık ayak izini takip ederek dahil olur ve durur. Merdiven onu aşağıya doğru taşırken, o, çeperlerde toprak altından gün yüzüne çıkan yontulmuş taşlar, keskiler, sapanlar, çanaklar, taraklar, amforalar, ölçü aletleri, iğneler, madeni sikkeler, gemi parçaları, broşlar ve daha nice parçalar arasında bir “rüya”dadır. Yirmi metre yükseklik ve iki metre genişlikte olan bu “rüya mekânı” alt kotta kazı çukuruna doğru cumbalaşan ziyaretçi merkezinin fuayesine açılır. Ziyaretçi merkezi “rüya”nın izinin sürüldüğü yerdir. Bakar, işitir, okur, dokunur, araştırırız. Ve tüm bu deneyim, fırça darbeleriyle kazılan bir arkeolojik çukurun yanı başındadır. Tarihin açığa çıkmasına harcanan emek, buluntuların üzerine ışık düşürür. Tarih dokunur olur. Rota kazı alanına uğrar ve metro turnike kotuna açılır. Gündelik dolaşımın ritmine çomak sokmadan tüm davetkarlığıyla oradadır “höyük”. Topraktan duvarlar turnike kotunun kazı çukuru çeperi boyunca yol alır, açılan boşluklardan sızan ışıkla sessiz davetini sürdürür.
Doğa ve Kültür
Türlerden bir tür olarak insan da ancak doğada ve doğayla varlığını sürdürür; fakat, hiçbir türde görülmeyen biçimde doğayı dönüştürmüştür insan. Bu dönüştürme gücüne, doğaya biçim vermenin tüm yönleri olarak “kültür” diyebiliriz. Doğa ve Kültür. Bu iki gerçeklik arasındaki ilişki nedir? Kültür’ün doğa tarafından belirlendiği kesindir; fakat, insan türü söz konusu olduğunda “bir düzeyden” sonra “kültür”ün “doğa”yı belirlediği de yüz yüze olduğumuz durumdur. İnsan türünün dönüştürdüğü doğa artık bir 2.doğadır, ki buna “kent” demekteyiz. “Kültür” eyleminin en karmaşık sonucu olarak, kent.
Bugün, geçmişin hiçbir döneminde olmadığı kadar “doğa ve kültür” ilişkisi sorunsallaşmıştır. Artık kültür’ümüz yani kentlerimiz “doğa”yı kendisine dönecek tehditler var etmeye mecbur bırakmıştır. Yaşam nasıl sürdürülebillir? Yarattığımız “2.doğa”nın yani “kültür”ümüzün gezegen için kurduğu hayal nedir?
Tarım ve Tarih
Yarışmaya konu edilen bu yeryüzü parçası, sözü edilen “büyük meseleler”e ilişkin ne söyleyebilir?
Proje alanı iki “farketme” imkânı sunmaktadır:
1.İnsana ait “kültür”ün sürekliliğini farketme: kültürün birikmesi ve dönüşümü:Tarih
2.İnsan’ın doğa ile kurduğu ilksel ilişkiyi farketme: doğadan beslenme gerçeği:Tarım
Bu iki “farketme” konusu proje alanında “iki katman”da karşılık bulur:
1.Neolitik çağdan günümüze insanın serüvenini açığa çıkaran arkeolojik kalıntı ve buluntular
2.Yakın zamana değin “bostan” olarak işleyen Langa düzlüğü
Peki “farketmek” neden önem taşır? Kentli insan, bugünkü yaşamının kültür sürekliliğinin sonucu olduğunu ve ancak doğanın bu kültüre imkân verdiği gerçeğini içselleştirmelidir. Farketmek, değer vermenin gerek koşuludur.
Proje, yukarıda sözü edilen iki potansiyeli merkeze almış: tarihe ilişkin bilgiyi, istasyonlar bölgesindeki mimari kurgu ile; doğaya ilişkin bilgiyi Langa bostanları düzlüğündeki hikâye ile mekansallaştırmayı denemiştir. Bu iki temel potansiyel çevresinde 13 ayrı bölge belirlenmiştir.
13 Bölge
Proje, tariflenmiş etkileşim alanlarıyla birlikte farklı karaktere sahip 13 bölgeyi/çeperi/ noktayı odağına almıştır:
-
İstasyonlar bölgesi: Marmaray ve metro sistemlerinin çıkışlarını içerir.
-
Gazi Mustafa Kemal Paşa Caddesi çeperi: İstasyon bölgesinin baskın giriş yönüdür.
-
Amfi ve ofis girişi bölgesi: Kot farkının amfi ile çözüldüğü, İstanbul A.Ş. ofislerine özel giriş barındıran, kazı çukuruna komşu bölgedir. Proje bu bölgeyi, tasarım kurgusunun çekirdeğine almıştır.
-
Sur kalıntıları bölgesi: Aksaray yönünden istasyonlar bölgesine erişilen, alt kotunda Aksaray metrosunun geçtiği ve bazı sur kalıntılarının bulunduğu bölgedir.
-
TCDD Gar Lojmanı Bölgesi: Tarihi Gar lojmanı yapısı ve çevresindeki prefabrik yapılaşmayı, İnebey Parkını ve bu iki alan arasındaki işlek açık alan kullanımına sahip çay ocağını kapsar.
-
Langa Bostanları Sokağı çeperi: Kazı çukurunun kuzey çeperidir. Aksaray yönünden yoğun yaya akışı bu çeperden alana ulaşır.
-
Küçük Langa Caddesi çeperi ve terminal bölgesi: Halihazırda Uluslararası Emniyet Terminalini barındırır. İstasyon bölgesi ile Cerrahpaşa konut bölgesi arasında olması ve imar planında “kültür park” olarak tariflenmesi nedeniyle büyük potansiyeller taşır.
-
Kuleboyu Sokağı ile eski banliyö hattı arasındaki bölge: Oto sanayi, açık otopark ve ticaret işlevleri ile Laboratuvar alanına doğru konut içeren karmaşık mülkiyet durumlarını içerir. Üst ölçek imar planında “kültür park” alanı olarak belirlenmiştir. Şartnamedeki iki etkileşim alanı ile 100 Ada olarak isimlendirilen kazı alanı da bu bölgededir.
-
Banliyö hattı: Marmaray hattının devreye girmesiyle birlikte kullanılmayan Yedikule-Sirkeci istasyonları arasında kalan tren yoludur. Yedikule, Kocamustafapaşa, Yenikapı, Kumkapı, Cankurtaran ve Sirkeci hatları arasında kesintisiz bir aks olma potansiyelini taşır.
-
İnebey mahallesi ve İski tesisleri arasında kalan bölge: Surp Tateos Ermeni Kilisesi etrafındaki mahalle ile batısındaki İski tesisleri arasında kalan, üzerindeki yapıların yıkılması nedeniyle halihazırda çoğunlukla açık otopark olarak değerlendirilen bölgedir.
-
Yenikapı Parkı bölgesi: Fatih Belediyesine ait spor tesislerinin de yer aldığı, banliyö hattı ile Kenedi caddesi arasında kalan Laleli bölgesidir.
-
Yenikapı sahili ile deniz ulaşımına erişimin sağlandığı ara bölge: Kenedi caddesinin yer altına alınması ile sağlanan geniş üst kot düzlemidir. Tümüyle açık otopark olarak değerlendirilmektedir.
-
İski arıtma tesisi üst bölgesi: Mülkiyeti İski’de görülen ve halihazırda özel bir şirketçe kullanılan çimento üretim alanı ile küçük ölçekli bir kargo terminalini içeren, Banliyö hattı ile İski tesisleri arasında kalan bölgedir. Doğu sınırında merkezi trafo tesisi ile akaryakıt istasyonu bulunur.
Proje yukarıda sıralanan bölgeleri bütüncül bir yaklaşımla ele almayı amaçlamıştır. Proje, karmaşık mülkiyet ilişkilerinin çözümünün tüm paydaşların ortak tartışma imkânı bulduğu bir platformun konusu olduğu kaydını düşerek bazı parsellerde proje kurgusu gereği kamulaştırmaya gidildiğini varsaymıştır. Bu varsayımda İBB 5000 Koruma Amaçlı İmar Planı ile mülkiyet paftası gözetilerek, özellikle “kültür park” alanı olarak belirlenmek istenen bölgede, halihazırda konut olarak kullanılan yapılar dışındaki sanayi ve ticari yapıların çoğu kaldırılmıştır.
13 Bölgeye Dair Sorunlar, Potansiyeller ve Yaklaşım
-
İstasyonlar bölgesi: TRANSFER MEYDANI
Marmaray hattının yeryüzü izindeki teknik uzantıları ve tekil çıkış örtüleri ile karmaşık bir görünüm arz eden güney aksına nazaran metro aksındaki çıkışların örtüsüz oluşları olumlu değerlendirilmiştir. Zemin kotundaki sert zemin oranı yaya akış aksları gözetilerek yeşil alan lehine azaltılmıştır. İstasyon çıkışları etrafında yeşil-su-kent mobilyaları ile çeşitli peyzaj nişleri yaratılmıştır. Açık otopark alanları, tasarım kurgusunda bakış ve dolaşım sürekliliğini kesintiye uğratacağı gözetilerek kaldırılmış, bölgeye taşınmıştır. Zemin kottaki arkeolojik alanı kat ederek 100 Ada’ya kadar süren yaya aksını kesmesi nedeniyle A’’19 aksındaki asansör D’19 aksına kaydırılmıştır.
2. Gazi Mustafa Kemal Paşa Caddesi çeperi: ODAK AĞAÇ MEYDANI
Yenikapı bölgesine en yoğun yaya ve taşıt erişiminin sağlandığı bu çeperde, Taksim yönüne dönüşü sağlamak amacıyla inşa edilen çelik U dönüş, alanın perspektifini bir yönde kapatmaktadır. Bununla birlikte tarihi TCDD lojman yapısının varlığını gözetmeksizin konumlanışı da sorunludur. Proje, alanın bu çeperinde geniş bir toplu taşıma durağı önermiş, bu kapsamda U dönüşünün konumunu banliyö hattının sonrasına ötelemiştir. Üst yol ile banliyö hattı arasında kalan yaya geçidi ise durak cebine yaklaştırılmıştır. Yaya önceliği sağlanmış, istasyon bölgesi Laleli yönüne doğru açık bir perspektife eriştirilmiştir.
3. Amfi ve ofis girişi bölgesi: HÖYÜK, BAHÇE VE ZİYARETÇİ MERKEZİ
Proje, iki potansiyeli nedeniyle bu alanı şartnamenin öngördüğü yapılaşmanın çekirdeği olarak seçmiştir.
1. Zemin kotunda, halihazırda amfi ile çözülen kot farkının verdiği, kesitte mekan üretimi,
2. B1 kotunda, zorunlu metro işleyişinin dışında kalması nedeniyle kazı çukuruna doğru açılmaya imkan vermesi sözü edilen potansiyellerdir.
Ziyaretçi Merkezi çevresinde:
Gündelik, alelacele dolaşımın “kenarında”, her an erişime açık bir “ek” mekân. Çağıran, içeriye alan ve yerin altına doğru çeken bir boşluk. Bu boşluk, buluntuları saklayıp koruyan ve gününde açığa çıkaran yer altı katmanlaşmasını yer yüzünde taklit eden “tasarlanmış” bir “höyük”tür. Meydana varmadan görüş alanına giren bu dikdörtgenler prizması, ziyaretçi merkezinin zemindeki kapısıdır. Ziyaretçi, sadece bir yürüyen merdiven içeren bu iki duvar arası mekâna, neolitik dönem insanının 8 bin yıllık ayak izini takip ederek dahil olur ve durur. Merdiven onu aşağıya doğru taşırken, o, çeperlerde toprak altından gün yüzüne çıkan yontulmuş taşlar, keskiler, sapanlar, çanaklar, taraklar, amforalar, ölçü aletleri, iğneler, madeni sikkeler, gemi parçaları, broşlar ve daha nice parçalar arasında bir “rüya”dadır. Yirmi metre yükseklik ve iki metre genişlikte olan bu “rüya mekânı” alt kotta kazı çukuruna doğru cumbalaşan ziyaretçi merkezinin fuayesine açılır. Ziyaretçi merkezi “rüya”nın izinin sürüldüğü yerdir. Bakar, işitir, okur, dokunur, araştırırız. Ve tüm bu deneyim, fırça darbeleriyle kazılan bir arkeolojik çukurun yanı başındadır. Tarihin açığa çıkmasına harcanan emek, buluntuların üzerine ışık düşürür. Tarih dokunur olur. Rota kazı alanına uğrar ve metro turnike kotuna açılır. Gündelik dolaşımın ritmine çomak sokmadan tüm davetkarlığıyla oradadır “höyük”. Topraktan duvarlar turnike kotunun kazı çukuru çeperi boyunca yol alır, açılan boşluklardan sızan ışıkla sessiz davetini sürdürür.
Yukarıdaki kurgu, ofislere zemin kotundan bağımsız erişimin sağlandığı düşey dolaşım elemanlarının yerini değiştirmeyi gerektirmiştir. Höyük ve ziyaretçi merkezi işlevi nedeniyle, B1 kotunda ofislere ait kat alanının yarıya yakını kullanılmıştır. B1 kotundaki ofis düzeninin zenginleştirilmesi içini “höyük”ün bir yanında döşemede boşluk bırakılarak bir iç avlu yaratılmıştır. Uzun vadede ofis işlevinin, mekânsal ofis standartlarına uygun olmadığı için(gün ışığı ve temiz hava) taşınması, mevcut hacimlerin kazı çukurundaki arkeolojik kazıların destek ve depo işlevlerine dönük kullanılması önerilmektedir.
4. Sur kalıntıları bölgesi: LİMAN SURLARI
Açık otopark işlevleri kaldırılarak mevcut sur kalıntıları çevresi peyzaj alanı olarak belirlenmiştir. Sur kalıntıları Kuleboyu sokağı boyunca yer yer korunmuş sur kalıntıları, ticaret ve sanayi yapılarının kaldırılmasıyla açığa çıkarılmış, bostan ile arkeolojik kazı alanı arasında Theodosius surları izi görülebilir kılınmıştır. 100 Ada’nın hemen güneyinde bulunan tek tonozlu iç mekân potansiyeli taşıyan kalıntı, bu izin nihayetinde, yaya aksı olarak dönüştürülmesi önerilen banliyö hattının bir mekânsal uzantısı olarak değerlendirilmiştir.
5. TCDD Gar Lojmanı Bölgesi: GAR MEYDANI VE ÇINARALTI
Tarihi Gar lojmanı yapısı çevresindeki prefabrik yapılaşma kaldırılarak, tarihi yapı istasyonlar bölgesine dönük bir açık alana kavuşturulmuştur. Etrafı temizlenen yapının her iki çeperinden yaya dolaşımı sağlanmış ve yer yer amfileşen düzlemlerle davranış zenginliğine imkân açılmıştır. Tarihi yapının gabarisini aşan ve yapıyı ve çevresinin bakışını örten U taşıt yolunun ötelenmesi ile halihazırda oldukça sıkışık olan bu bölge ferahlatılmıştır. Tarihi gar yapısı, semt müzesi, kitap kafe gibi işlevlerle çevresi için bir değer odağı olarak düşünülmüştür. İnebey parkına erişim rampası ve merdivenleri düzenlenmiş, Aksaray mahallesinin bu çeperinde işleyen çay ocağının işlediği peyzaj alanı korunmuştur.
6. Langa Bostanları Sokağı çeperi: KENT TERASLARI
Yol ile kazı çukuru arasındaki yer yer genişleyen boşluklar kazı çukuruna doğru düşen amfi düzlemleri ve konsol teraslarla kurgulanmıştır. Kazı çukurunu kateden mevcut köprü taşıt köprüsü olması, kazı alanına bakışı engelleyecek denli strüktürü ve istasyon bölgesinde çıktığı noktanın isabetsizliği nedeniyle yeniden ele alınmış, doğrultusu, işlevi ve niteliği değiştirilmiştir.
7. Küçük Langa Caddesi çeperi ve terminal bölgesi: LANGA BOSTANLARI
Projenin, giriş bölümünde tarif edildiği üzere, ikinci odağı, halihazırda uluslararası kargo terminali olarak işleyen bölgenin, semt içine yoğun taşıt trafiği getiren işlevlerden kademeli olarak arındırılmasıdır. İBB 5000 Ölçekli Koruma Amaçlı İmar Planında “kültür park” olarak belirlenen alanın bir bölümü olan bu bölgenin, 1982 tarihli hava fotoğraflarında dahi bostan olarak işlediği görülmektedir. Proje, alanın yakın zamana kadar taşıdığı bu değeri, kentli bireyin yabancılaştığı “tarım, gıda güvenliği, tüketim alışkanlıkları” gibi çevreye ilişkin konulara dair farkındalık yaratmakta kullanmayı amaçlamıştır. Küçük ölçekli tarımın tüm süreçlerinin uygulanabileceği, tarım okulu, tohum bankası, tadım restoranı, açık pazarı, etkinlik alanı, seralarıyla bir tarım kampüsü hayal edilmiştir. Proje, alanın 2.fazda arkeolojik alan olarak kazılacağını varsaymış, 1.faz kazı alanı olarak belirlenen eski sur altı bölgenin kazı çalışmaları devam ederken, bu iki işlevin aynı anda ve yanyana sürmesinin, çağıl kent insanı için değerli bir tanıklık olacağı düşünülmüştür. Alanın cadde çeperince bulunan konut parselleri korunmuş, tarım okulu ve pazar örtüsü, çeperlerde konumlandırılmış, pazar alanı cadde yönünde küçük ölçekli bir meydan ile desteklenmiş, pazar örtüsünün iki ucunda birer büfe konumlandırılarak meydanın gündelik işleyişi desteklenmiştir.
8. Kuleboyu Sokağı ile eski banliyö hattı arasındaki bölge: ARKEOPARK
Yarışma şartnamesinde etkileşim alanı olarak belirtilen iki laboratuvar alanı ile açığa çıkarılmış kalıntıların bulunduğu 100 Ada’yı da içeren bu bölge, proje kapsamında 1.faz kazı alanı olarak önerilmiştir. Bölgedeki konut dışı yapılaşma ve açık otoparklar kaldırılmıştır. Biri “aç kapa” bölgesi çevresinde olmak üzere iki adet arkeolojik laboratuvar yapısı, banliyö hattı sınırında bütüncül bir bir şema ile çözülmüştür. Böylece 1.faz ile 2.faz kazı alanı (bostan bölgesi) yapılaşmanın olmadığı kesintisiz bir kazı düzlemine dönüştürülmüştür. Şartname ekinde yer alan öneriler bağlamında, aç-kapa bölgesindeki bodrum katlara, arşiv olarak kullanımını sağlamak üzere yük asansörü eklenmiştir. Kazıya ihtiyaç duymayan bu alanın zemin düzlemine, kazıların sonlanması ve yerinde korunacak kalıntıların bulunması durumunda tasarlanacak ziyaret rotasını desteklemek üzere bir amfi konumlandırılmıştır. Amfi, bostan ve 1.faz kazı alanına yukarıdan bakış sağlayabilecek bir forum/etkinlik alanı olarak hayal edilmiştir. Konservasyon yapılarının çeperi taşınmasıyla, ofis, yemekhane, toplantı alanı, konaklama birimleri gibi mekanlar ile desteklenen bütüncül bir laboratuvar sistemi kurmak mümkün olmuştur. Konservasyon yapıları rekreasyon aksı olarak dönüştürülmesi önerilen banliyö hattının çeperine alınarak, gündelik dolaşımda izlenebilir ve erişilebilir kılınmıştır. Bu bölgede Marmaray kazısı nedeniyle açılan ve bu hatta ait teknik yapıları içeren bölge korunmuş, yakın çevresindeki diğer servis yapıları da bu bölgeye taşınarak yeni laboratuvar yapılarına alan açılmıştır.
9. Banliyö hattı: BANLİYÖ PARKURU
Marmaray projesiyle kullanımdan düşen Yedikule-Sirkeci banliyö hattı, hızlı sahil trafiği ve Yenikapı sahil işlevlerinin zorladığı yaya dolaşımına alternatif bir aks potansiyeli taşımaktadır. Proje, Yedikule surları ve çevresi, yoğun mahalle yerleşimi özelliği gösteren Kocamustafapaşa(Samatya), Yenikapı transfer alanı, kazı bölgesi, Küçükayasofya’nın çeperinden geçtiği Kumkapı ve sonunda birçok tarihi doku öğesi içeren Cankurtaran semtlerini içeren bu hattı, bir yaya ve bisiklet parkuruna dönüştürülmüştür. Çoğunlukla sokak kotunda süren bu parkur, Yenikapı bölgesinde meydan kotuna merdiven, rampa ve amfilerle iner, transfer bölgesini besler. Konservasyon laboratuvarlarından geçerek, istasyonlara erişir, İnebey mahallesinin her iki yönündeki yeşil alanlara uğrar ve Yenikapı parkı çevresindeki spor parkından geçerek tarihi yarımadaya doğru devam eder. Mevcut istasyonlardaki saçak ve istasyon yapıları, bu rekreasyon parkurunun mekânsal desteğini yüklenir. Kafe, semt arşivi, kitaplık, etkinlik salonu gibi işlevler barındırır.
10. İnebey mahallesi ve İski tesisleri arasında kalan bölge: MAHALLE PARKI
Surp Tateos Ermeni Kilisesi etrafındaki mahalle sahil yolu inşası öncesinde denize kıyısı olan eski bir konut bölgesi özelliğindedir. Tescilli yapıların yoğun olduğu bu mahalle doğu yönünde İnebey parkına cephe verir. Diğer yönde ise farklı mülkiyetlere sahip parseller üzerindeki yapıların yıkılması nedeniyle açık otopark işleviyle değerlendirilmektedir. Proje, bu alanın İnebey mahallesinin açıldığı oyun ve spor alanları içeren bir yeşil alan olarak tasarlamış, Namık Kemal Caddesi’nin yaya aksını park içine alarak sahile ulaştırmış, banliyö parkurunu bir etkinlik amfisi üzerinden parka açmıştır.
11. Yenikapı Parkı bölgesi: SPOR PARKI
Mevcut Yenikapı parkının Fatih Belediyesi’ne ait spor tesislerinin bulunduğu bölge genişletilerek banliyö parkurunun seyir amfilerine dönüşerek katıldığı bir açık spor alanları parkına dönüştürülmüştür.
12. Yenikapı sahili ile deniz ulaşımına erişimin sağlandığı ara bölge: GEÇİŞ AKSI
Kenedi caddesinin yer altına alınması ile sağlanan geniş düzlük, Yenikapı dolgu alanına ve deniz ulaşımını zorlayan açık otopark alanları, proje kapsamında yaya aksı merkeze alınarak düzenlenmiş, Aksaray bölgesinden sahile ve deniz ulaşımı yapılarına kadar yaya erişimi kesintisiz sürdürülmüştür.
13. İski arıtma tesisi üst bölgesi: PARK-ET DEVAM-ET OTOPARKI
Mevcut çimento santrali ve kargo terminalinin kaldırılması ve istasyon bölgesindeki açık otoparkların bu bölgede çözülmesi önerilmiştir. Otopark bölgesinden banliyö parkuruna ve metro-Marmaray hatlarına yaya geçişleri tarif edilmiştir. Diğer bir otopark alanı, “geçiş aksı” bölgesindeki otoparkların düzenlenmesiyle sağlanmıştır.